Ayşenur Arslan “Günün Köpüğü”nde yazdı: Aklımı deliricem

Zira içerde Erdoğan, dünyada Trump bütün düğmelere aynı anda basıp “Distopya Çağı”nın kapısını açtılar.

Yine de konuşmadan, yazmadan olmaz.. Yavaş yavaş sadede geleceğim ama önce ana fikri takdim edeyim: “Öcalan gelir mi gelmez mi konuşulurken bir baktık Zahide Yetiş Meclis’te.”

Kadına karşı şiddet konusunda BİLİRKİŞİ / UZMAN olarak görüşlerine başvurulacakmış.

Hazır evdeyken bir bakayım dedim programına. Ben onu şarkıcı zannediyordum ama meslek hanesinde sunucu yazıyor. Ne sunuyor derseniz, birbirini aldatan, dolandıran, küçücük stüdyoda karşısındakinin üzerine yürüyen çiftlerin dramını!!

Çok dayanılabilir, izlenebilir değil. Ancak algoritma, özellikle bir kadının geçmiş programlardan kısa bölümlerini üzerime salınca izlemeden yapamadım. Kadın 13 kez evlenmiş. “Zahide abla ben buradan alnım ak, gelinliğimle çıkacağım” dediğine göre 14’üncüsünü bulmaya gelmiş.

Bütün bunları genelde alt yazılara bakıp çıkartıyorsunuz. Çünkü program kadının -aslında dudak hareketlerinden anladığınız- yakası açılmamış küfür ve hakaretleri yüzünden sessiz akıp gidiyor. Arada kalkıp göbek atıyor. Sonra 5 yaşında bırakıp gittiği oğluna beddualar edip bir doz ağlıyor. Falan… Kusura bakılmasın ama hayatımda daha pespaye bir “ŞEY” görmedim.

Ne var ki Meclis’te daha fenasını gördüm.

TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Hulki Cevizoğlu, başkanlığında toplandı. Komisyona Televizyon sunucusu Zahide Yetiş de sunum yapmak üzere katıldı. Yetiş’in komisyona katılmasına tepki olarak CHP’li milletvekilleri komisyon toplantısına katılmadı, DEM Partili milletvekilleri ise Yetiş’in konuşması sırasında komisyonu terk etti.

Alelacayip bir sahneydi yani. Alay eder gibi.. “Kadın öyle ezilmez böyle ezilir” der gibi..

Vekiller böyle eğlenirken Ankara fokur fokur.. Öcalan gündemini çözmenin peşinde. Öcalan İmralı’dan çıkartılır mı? Meclis’e gelir mi?

Süreç hakkında kimsenin fikri, bilgisi yok. Ancak perde arkasında bir şeylerin piştiği anlaşılıyor.

Şöyle:

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, geçtiğimiz hafta kalp kapakçığı değiştirilen MHP lideri Devlet Bahçeli’yi arayarak “geçmiş olsun” dileklerini iletti. Bakırhan, “Barış ve kardeşlik çalışmaları konusunda Türkiye’nin size ihtiyacı var” dedi.

DEM genel başkan yardımcısı Tayyip Temel de Halk TV’de canlı yayında boşlukları doldurdu:

“Ben hiçbir zaman Sayın Bahçeli hakkında böyle bir değerlendirme yapacağımı düşünmüyordum ama söyleyeyim. Şu an Türkiye’nin gerçek anlamda bulunduğu riskleri, Orta Doğu’da ve dünyada gerçek anlamda güç olmasının önündeki pranganın Kürt sorunu olduğunun en bilincinde olan lider Sayın Bahçeli’dir. Ben bir gün bu değerlendirmeyi yapacağımı hayal edemiyordum.”

Hakikaten aklımı delireceğim!

FETÖ’yü besleyip büyüten.. “Ne istedilerse veren” Erdoğan bugün “FETÖ ile mücadele eden tek kişi” diye takdim ediliyor ya..

Bahçeli’nin Kürt sorununun en bilincinde lider olarak öne çıkması da oksimoron kavramının tam karşılığı.

* Kayyum atanmamış DEM’li belediye bırakılmamışken.. Silivri akla ziyan suçlamalarla başta CHP’liler, ağzını açan herkesle doldurulurken..

* Arkadaşımız Suat Toktaş’ın özgürlüğü çalınırken..

* Osman Kavala, “AİHM’in dava dosyasında iddia edilen suçlamalara dair hiçbir kanıt yok” mütalaasına rağmen 2 bin 663 gündür Silivri’deyken..

* TÜSİAD’ın makul eleştirilerine aba altından sopa göstererek karşılık verilirken..

Hangi barış.. Hangi kardeşlik..

Üstelik; benden duymuş olmayın. Bunlar daha iyi günlerimiz. Zira Erdoğan’ı çok çok zor bir süreç, dolayısıyla bizleri çok çok sert günler bekliyor.

Bugün duyuruldu: Trump ve Putin Ukrayna savaşını konuşmak üzere buluşacak. Nerede mi? Orta Doğu’nun hamiliğine soyunan Suudi Arabistan’da.

Türkiye Suriye masasında yok. Ukrayna-Rusya savaşının konuşulacağı masada da yok. Bu gelişmeler, iki kritik merkezden kopuş anlamına geliyor elbette. Dahası, Trump’ın yeni vizyonunda dolaba kaldırıldığı anlaşılan kıta Avrupa’sında da olmayacağız. Başta Almanya, Avrupa aşırı sağın çizme sesleriyle yankılanıyor. Avrupalılar tıpkı Trump gibi mülteciler için “kitlesel sınır dışı” operasyonuna hazırlanıyor.

Erdoğan buralarda umduğunu bulamayınca kendisini Uzak Doğu’ya attı. Endonezya ve Malezya’da teselli aradı.. Emekliler, toplumun en altındakiler artık ekmek alırken bile düşünür hele gelmişken itibardan tasarruf aklına bile gelmedi.. Üç uçaklık konvoyu ile hava attı..

Yaz yaz bitmiyor. Günün köpüğünü aldın zannederken çorba yeniden köpürüyor.

* Kışı cezaevinde geçirebilmek için hiç tanımadığı kadını bıçakla yaralayan adamı..

* Fabrikasında yüzde 30 zammı -doğal olarak- az bulan işçiler greve gidince onları fabrikaya zorla sokmaya çalışan.. Bu arada “BENİM ZENGİNLİĞİMİ ALLAH VERDİ” diye bağıran AKP milletvekili İrfan Çelikaslan’ı gel de yazma..

ve gel de hatırlama..

Nasıldı o eski Çin bedduası:

“TUHAF ZAMANLARDA YAŞAYASIN..”